-cım’lı –cim’li bir ada, Bozcaada
15 Eylül 2010
Her sene gidemediğim için cık cık bu sene de olmadı, seneye muhakkak diye başlayan cümlelerim nihayet buldu.
İki anne, iki baba, iki çocuk adadaydık…
Şartsız fiiller vardı her cümlemizde… ucunda asabiyet yapıp dönmeyeceğimizi bildiğimiz uçsuz bir deniz, liman, bağ evleri vardı…
Bir de tadına doyamadığım(ız) Çamlıbağ'ın kuntra'sı.
Ah bir de samimiyeti görseniz, ela’cım diye başlayan her cümlede… ela’cım kumda oynayalım mı, ela’cım dondurma yiyelim mi… her bir araya geliş ne zaman bu kadar büyüdüklerine şaşırış oluyor anneler için… yine şaştık.
Son gecemizde fırtınanın sesi adadan dönemeyeceğimizi düşündürtse de… içimden diledim mahsur kalabilmeyi. Ne olurdu ki çocukluğumuzun o nadide sorusu realize olsaydı sanki? (Çocukken buna ne cevap veriyordum acaba merak ettim şimdi?)
Issız bir adada yalnız kalsam yanıma almak istediklerim yanımdaydı ya, yeterdi bana… Olmadı ama.
Giderken değil ama dönerken…
İstanbul’a her geri dönüş neden bu şehirde yaşadığımı sorgulatıyor.
5 yorum:
en alttaki resmi kim çekti ? çok başarılı.. Bozcaada.. 30 yıl vardır gitmeyeli..
Syrakusa, o kare benim de favorim. ben çektim, teşekkürler.
30 yıl önce ada nasıldı diye sana sormalı o zaman, o güne kıyasla göç alıp yozlaşmış hali midir bizim gördüğümüz o sade hali bile?
hayal meyal hatırlıyorum. ama tek hatırladığım temiz ve daha sakindi. gece tekneden baktığımızı hatırlıyorum. kapkara bir karartıda yanan bir kaç ölgün ışık kalmış hafızamda. yerlisi eski istanbullular ve rumlardı. bir de faytonlar:)
Gökşen.. bu fotoğraflar nefis! bayıldımeline sağlık
Ayça, bu yorumu senden almak! ben de bayıldım :)
Yorum Gönder