Disney Live! Mickey’nin Masal Dünyası

10 Şubat 2010

Hikaye bir kaç hafta öncesine dayanıyor aslında. Msn’imde yanıp sönen mesajda Lâl’in, Hürriyet Çocuk Kulübü çekilişinden Disney Müzikali’ne bilet kazandığını yazmış Elvan. Ne zaman doldurduğumu bile hatırlamadığım çekilişte şans bize gülmüş de biz pek alınmamışız üstümüze... Aylar öncesinden arkadaşı kanka Ela ile beraber gitmesini planladığımız ve sanki o gün tüm biletler tükenecekmiş gibi alalacele satın aldığımız biletler de kazandığımız tarihten tam bir hafta sonraki gösteri için : ) Talih kuşu tarihli gösteri gününde doktor randevum olduğu için Elvan’ın şansımızı geri çevirmememiz yönündeki baskılarıyla gösteriye halalarıyla iştirak etti küçük hanım. Pek güzel geçmiş, eğlenmiş, karanlıktan biraz ürkmüş ama gösterinin tamamını izlemiş... Ben sorduğumda ise [ateşli abla vaay, yemek pişiyiyo, şimşekley çakiyoo] şeklinde kendince anlattı gösteriyi.


Bilet satın aldığımız gün ise heyecanla hazırlandık sabahtan. Kamera, fotoğraf makinası, ekstra objektifler, yedek kıyafetler, antibakteriyel bilumum sıvı ile cevat kelle misali düştük yollara... Gösterinin başlamasına çok az bir süre kala koltuklarımızda yerlerimizi aldık. Salon karardı, perde açıldı... Müziğin arasından tanıdık bir ses geliyor: [Annee çişim geydiii] Yook canım bizim mickey’le minnie’den gelmiyor bu ses herhalde. Karanlıkta Lâl’in yüzünü seçmeye çalışıyorum, evet biraz sıkışmış bir yüz ifadesi var. Olsun hem daha herkes yeni yerleşiyor. Kaptığım gibi dışarı çıkıyoruz, tuvaletini yapıyor. Aynı hızla geri dönüyoruz. Daha popom koltukla yeni buluşmuşken o tanıdık ses bu sefer sesini duyurabilmek için bağırıyor [annee kakam geydiiii] olabildiğince bağırıyorum [emin misin lâl? yeni geldik daha neden orada söylemedin] falan gibi bağırıyorum ama faydası yok, tekrar kaptığım gibi dışarı çıkıyoruz. Bu sefer tuvalette boş gözlerle oturuyor öyle, duvar taşlarına bakıyor, etrafını inceliyor... Anlıyorum ki bu ziyaret boş. Koştura koştura geri dönüyoruz koltuğumuza. Ani bir hareketle elleriyle gözlerini sımsıkı kapatıyor. Sanki Elm Sokağında’nın galasındayız. [Lâl’cim korkulacak birşey yok, bak çok eğlenceli, baby tv gibi burası da bir sürü sevdiğin çizgi film kahramanı var] şeklinde ikna edici tüm kelimelerimi arka arkaya sıralasam da söylediklerimin hiç birini anlamıyor gürültüde. Bir anda ağlamaya başlıyor, ses yükselmeye başlıyor ve ben yine can hıraş salonun dışına atıyorum kendimizi : ) Zavallı Selda ve Ela bizim girip çıkmalarımıza anlamsız, boş gözlerle bakıyorlar sadece...

Dışarıda devam eden ikna çabalarım boşa çıkıyor, ben de pes ediyorum ve uzatmıyorum. Disney standlarını dolaşıyoruz, Haliç manzarası seyrediyoruz ve Hürriyet Çocuk Kulübü standı görüp Euro Disney seyahati kazanacak ailelerden biri olmak için yine form dolduruyoruz.

Şimdi ben diyorum ki, acaba Euro Disney seyahati kazanabilmek için öncesinde bir tur satın alsam mı? : )))


Not: 2.perdeyi sorunsuz izleyebildik, resimler oradan : )

7 yorum:

Bahar 11 Şubat 2010 15:47  

Ah canım korktu mu Lal'cik? İkinciye nasıl ikna ettin?

aysen cifci 11 Şubat 2010 16:51  

Bende çok istiyorum götürmeyi ama gözüm kesmiyor. Uzak, baba pazar sadece evde, o günde alışveriş-uyku vs derken hep bahanemiz var.
Ne güzel en azından 2.yi görebilmiş. Sevgiler.

Gökşen 11 Şubat 2010 18:44  

Bahar,2.perde gayet doğaçlama oldu. Arada kendiliğinden gitti oturdu. Garip bi kızım var :))

Ayşen, bana kalırsa çok birşey kaçırmıyorsunuz. Ben biraz daha üst yaş gruplarına hitap ettiğini düşündüm. Ama biz büyüklerin bile prodüksiyonu görmesi açısından gidilebilir.

İsimsiz,  11 Şubat 2010 19:04  

Geçen hafta 2 yaşındaki oğlumu götürmüştüm, biz de sizin gibi bir içeri bir dışarı yapmaktan şovdan hiç birşey anlayamadık, siz bari 2.perdeyi seyretmişsiniz :)

Bahar 22 Şubat 2010 13:18  

Cumartesi günü sizi Selamiçeşme Özgürlük parkında görmüş olabilir miyim?

Gökşen 22 Şubat 2010 15:25  

Evet olabilirsin Bahar :) Ama ben yoktum, bizim kuzenler götürmüştü Lâl'i parka. Ama neden gelmediniz ki, tanışırlardı Egemen'le Lâl.

Bahar 23 Şubat 2010 18:57  

Yaa bir anda gelişti herşey, baktım aa Lal bu dedim, kafamı kaldırdım, sana benzetemedim, o sırada Egemen koşturuyordu, ona bakayım derken, arkamı bir döndüm ki kimse yoktu. Başka bir zamana inşallah :))

Yorum Gönder