İlk karne

30 Ocak 2011




"Benim küçük dahim..." diye başlamış öğretmeni karnesine görüşlerini yazarken...

Hepsi birer yıldız gibi değil mi?

İnsanın bu karelere bakıp "siz bizim aydınlık geleceğimizsiniz, umudumuzsunuz..." falan diye başlayası geliyor mu cümleye?

Read more...

Geçmiş zaman olur ki...

25 Ocak 2011

Haftalar öncesinden başladı yazışmalar. 2008’de başlayan mezunlar buluşması bu sene İstanbul’da yapılacaktı. O akşama kadar hiç hesaplamamışım ne kadar zaman önce mezun olduğumu, bendeki algı birkaç sene önce şeklindeydi.

Evlenenler, evlenip boşananlar, çocuk sahibi olanlar, bekar kalanlar… herkes oradaydı işte…. Bakıp da “ay ben sizi bir yerden çıkaracağım” diyebileceğim kimse yoktu orada. Herkes aynıydı, bıraktığımız gibi… En çok da çok değerli Erkan Hocam (Erkan Uçar) aynıydı. Sağ şakağındaki beyazlar büyük oğlu Berkan’a, sol şakağında beyazlar küçük oğlu Kerem’e aitmiş, öyle dedi. Hala gepegenç, hala arkadaş gibi…

Unutmamış bizi, toplasan bir elin parmağını geçmeyen bölümün ilk mezunlarına- iki sene önce Ankara’da gerçekleşen ve katılamadığım için alamadığım - 10.yıl hatırasını da bu sene vermek için yanında getirmiş. Kısa bir konuşma ile takdim edilen 10. yıl hatıraları… kalp çarpıntısı… bunca sene sonra ilk günkü heyecan!

Hocaların en değerlisi, en abisi, en babası, en genci, en komiği, en titizi, en düşüncelisi, en kopya çekeni görmeyeni-duymayanı, en beşiktaşlısı…

Hep genç, hep güleç kalın… Ya da şöyle mi desek?

int main()
{ char str [STR_LENGTH];
sprintf(str,"%s"," Hep genç, hep güleç kalın…");
puts(str);
return 0;}
Bu kod şimdi çalışır mı hocam? :-)

Bir de unutmadan… Kedi olalı bir fare tuttun ya Facebook, Zuckerberg'e saygılar....


Read more...

Yok artık!

19 Ocak 2011


Çocuk: Annejim ben artık pammak arası terliklerimi giyemem dimi?
Anne: Evet Lâl’cim küçülmüştür artık
Çocuk: Dedem bana yeni pammak arası alsın o zaman anne
Anne: Tamam, söyleyelim önümüzdeki yaz alsın
Çocuk: O zaman bana küçük olan pammak aralarımı da kız kardeşime veririz dimi annejim?
Anne: (zınk!) Ama Lâl’cim senin bir kardeşin yok ki, bir kardeşin ol-ma-ya-cak… olsa benim karnımda bebek olurdu dimi?
Çocuk: Annejim! O zaman sen önce bi gelin ol, sonna karnında bebeğin olur tamam mı?

Read more...

MİM - Your blog is fabulous!

14 Ocak 2011

Sevgili Gülay, harika bir mim göndermiş. Mim; "your blog is fabulous" ve mimin kuralı görmek istediğiniz 3 yeri nedenleri ile yazmak… Sihirli lambadan bir cin çıksa ve dile benden bir mim dese ancak bunu dilerdim herhalde. Ah pardon tabii ki kısa vadede gidebilmeyi dilerdim :-)

Kanchanaburi
Yıllar vardır dilime yapışmıştır. Thailand’da muhteşem bir yarım ada.

Kanchanaburi, okunuşu bile mutlu ediyor beni... sanki dünyanın gerçeklerinden arınmış masal ülkesi gibi geliyor. Pek tabii savaş görmüş her ülke gibi masal diyarı değil, ülkede yoksulluk ileri safhada. Turizmle ayakta kalmaktan başka şansları da yok gibi görünüyor. Şimdi gidip de kwai köprüsünde savaşın izlerini görmek, nehirde ılık bir gezinti yapmak, fil kampında nat geo tadında fotoğraflar çekmek hele bir de hemen şu kıyıda cardinal melon yudumlamak vardı ki…



Bhutan
İz Tv’de izlediğim bir belgesel’i seyrederken keşfettiğim Bhutan, Himalayalar’ın eteğinde, Hindistan’ın kuzeyinde ve hala krallıkla yönetiliyor. Belgeselde izlediklerimden hatırladğım kadarıyla, Bhutan kralı o kadar yaşlı ki artık tahtını genç nesillere devretmek istiyor. Ancak halk kralı o kadar seviyor ki krallığı bırakmasına engel olmak için durumu protesto edip kralı yönetimin başında kalmaya zorluyorlar. Ülkeye her sene sınırlı sayıda turist kabul ediyorlar ve girişte doğal tabiatlarına zarar vermeyeceğinize dair size sözleşme gibi bir belge imzalatıyorlar. Bir not daha, ülkeye münferit giriş yapamıyosunuz, mutlaka bir acenta aracılık etmeli ve bu acenta kralın onayladığı bir kurum olmalı.

Cumhuriyetten gördüklerimiz ortada, bir de krallık görmek lazım diyenlere… en çok da bana :- )


Mardin

Dillerin ve dinlerin şehri.

Birkaç ay önce gitmeye çok yaklaştığımız, son anda gerçekleştiremediğimiz, çekemediğim fotoğrafları düşündükçe içimi kahreden şehir. Bir başka bahara… hatta en yakın bahara…


Resimler: Google
Cuma Cuma pek iç açıcı bir post oldu, kısa bir süre de olsa şu ofisin telefon zırıltısı ve çöp maillerinden kurtuldum ya, çok teşekkürler Uzaylı Anne.

Ve bu mim, aklında gezmek olan herkese gitsin :-)

Read more...

Doluya koydum almadı, boşa koydum dolmadı

10 Ocak 2011



Gelişimsel olarak renklerin ve cinsiyetin farkındalığını kazandığı için anne ve babayı çizerken kullandığı renkler dikkat çekmektedir. Anneyi mavi, babayı pembe çizerek anne-baba rollerinin kendi düşüncelerinde karıştırdığı düşünülmektedir.
Yorumlayan: Burcu Öğretmen
 
Nasıl bir haftayı geride bıraktığımızı bilmiyorum. İlk defa bu kadar şiddetli öfke nöbetleri yaşandı bizim evde. Çaresiz kaldık, okuluyla konuştuk. Zaten bizimle görüşmeyi planlıyorlarmış. Küçük hanımın agte (gelişim tarama envanteri) raporu paylaşılacakmış. İlk veli toplantısı bir anlamda. Bizde bir heyecan bir heyecan... E dökülecek taşımız da var eteğimizde geride bıraktığımız haftadan sebep.
 
Girdik lafa...
 
Anne&Baba: uyumuyor bu hocam, anneyi gördüğü an başkalaşıyor, tehdit de başladı... "bunu bunu yapmazsanız ben de..." diye başlayan cümleler girdi hayatımıza... gece uyanmalar, anneyi odasına çağırmalar, odasına giren anneyi kovmalar, kendini kasıp yanına yaklaştırmamalar, gecenin bir körü pijamasını beğenmemeler, hiç güzel olduğunu düşünmüyormuş hocaaanım pijamasıyla... yeni adet de çıkardı yanımızda yatmak istiyormuş... tuvalete kaldıramaz olduk hocaanım, gitmemek için kitliyor kendini... yarım saat sonra çişini yapıyor bizim yatağa... elde yorgan evde uyumak için köşe kapıyoruz eşimle... çişli yatak da cabası... ben de insanım hocaanım, sabahları refleksle araba kullanmaya başladım, içim geçiyor direksiyon başında... apartman sakinleri bu çocuğa evde napıyorlar demezler mi?, bir de ağlayıp ağlayıp "bak şimdi kusucam heee" diyip kusmuyor mu... gözüm dönüyor hocaanım şöyle bi silkelemek istiyorum... belli bunun bazı tahtaları oturmamış, şöyle bi sallayım sallayım tahtaları oturtayım diyorum... ne dersiniz hocaaanım?
 
Burcu Öğretmen: Lâl için uyguladığımız agte raporunda dil-bilişsel, ince-kaba motor gelişim puanları, sosyal beceri-öz bakım alanında hesaplanan gelişim puanı 66-72 aylar arasına denk gelerek normal gelişim yaşından ileri olduğu tespit edilmiştir. Ayrıca Lâl çok nazik! bir çocuk. Bir şey isterken cümleye "rica etsem..." diye başlıyor. Bu yaş için rica edebilir miyim diye cümleye başlamak pek karşılaşmadığımız bir şey. yemeğini yedikten sonra kendi tabağını masadan kaldırıyor, yemek yapan ablasına eline sağlık diyor mutlaka... kendi kendine yemek sonrası temizliğini yapıyor. Okul kurallarına çok güzel uyum sağlıyor... Arkadaşlarıyla oynarken liderlik etmek istiyor, oyun kuruyor fakat arkadaşı başka bir oyun oynamak isterse her ikisinin de oynayabileceği farklı bir oyun kurarak uzlaşmaya! gidiyor.
 
Baba: Kalk hanım kalk, biz her akşam yanlış çocuğu alıyoruz okuldan herhalde!

Read more...

İmza: İkibinon

2 Ocak 2011



Resimler 1 Ocak 2011 akşamından...

Yeni seneye evde, er kişiyle, battaniye altında hatta kendimize olan saygımızı kaybetmemek adına ve zoraki  çıtırdattığımız çerezlerimiz ve gazlı içeceklerimizle girdik.
Telefonlarımız çalmadı ve kimseleri aramadık...
Yeni seneye ayıp etmeyelim diye zor ettik onikiyi...
Zoraki gülümsemeler taktık dudaklarımıza...

Havai fişekler atılınca eyvah dedim, uyanmıştır ve korkmuştur... ya annemi isterim diye tutturursa?
Öyle olmamış.
Hiç uyanmamış.

İkibinon biterken bir dersimiz varmış öğrenecek;  ondan sebepmiş bütün olanlar...
Allah, o çok olmasını istediğin şeyi verdiğinde...
Sen mızıkdarsan...
O'nu senden geri alırmış.

İmza : İkibinon

Read more...