Otuzdörtbuçuktan otuzbeş

29 Aralık 2009

Okul yıllarımın en sevdiğim not sistemiydi buçuğu yuvarlamak. 4.5’tan 5 derdi de hoca sanki 10’luk kağıt vermişim gibi mutlu ederdi beni...

Bugün düşündüm de, 2009 biterken tamı tamına 35 oluyorum yahu. Oysa ki herşey dün gibi...

Geçenlerde bir AVM’de liseden bir arkadaşımla karşılaştım mesela. Şıp diye tanıdık birbirimizi... Oysa ki sadece Lise 1’i beraber okumuşuz...

Seneeee... Geçen sene... geyiği yapmak kulağa pek hoş geliyor da Cem Yılmaz misali... Gerçekte sene 1989...

20 sene önce mi okumuşum ben liseyi yani?? 20 sene olmuş mu bu arkadaşımı tanıyalı?

Çocuktum. Bir gün annem elimden tuttu, Saadet Teyzene gideceğiz bugün dedi. Yolda giderken onu okuldan tanıdığını, 20 yıllık arkadaş olduklarını falan anlattı. Vay bea dedim içimden, 20 yıl bir ömür gibi. O gün seneler ne kadar uzun görünmüştü gözüme... Şimdi dönüp baktığımda ise ne kadar su gibi.

Annemin saçlarımı 2 yandan at kuyruğu yaptığı günleri hatırlıyorum ben mesela dün gibi... Kardeşimin doğduğu günü, babamla ona turuncu renkli küçük bir oyuncak inek almıştık, hastane kapısında bebeğe vermek için...

İlkokula başlamak için can atınca komuşunun kızı gibi süt dişlerim döküldüğünde okula gidebileceğim söylendiğinde yemek masasının kenarına vura vura sallamıştım ön dişimi mesela : )

Karneme ilk kırık not getirişimde bunu aileme nasıl söyleyeceğimi düşünürken yaşadığım utancı hatırlıyorum...
Saçta kuyruk modasının olduğu yıllarda kuyruk bırakabilmek için kuaför koltuğunda rapunzel saçlarıma nasıl kıydığımı...
Leblebi savaşları yapardık biz okul çıkışında mesela... Anket defteri yapardık sınıftaki arkadaşlara doldurtmak için... “uğurunuz nedir” diye sormuşum mesela birinde, beğendiğim ve kendimi aşık zannettiğim çocuk da “sensin” yazmış... Aman yarabbi ne kalp çarpıntısı, ne dizlerin çözülmesi...
ÖSS heyecanı sardı sonrasında, okunmuş pirinçleri löp löp yuttuk sınava girerken... Üniversiteli oldun mu tamamdır. Aileden ilk ayrılış, Ankara yolları ve özgürlüğün ilk adımları. Lâl de bizden ayrılmayı özgürlük olarak mı değerlendirecek seneler sonra acaba? Ne fena! Bu çark böyle mi işleyecek sonraki yıllarda acaba?

Vizeler-finaller, terkedişler, terkedilişler, haftasonu kaçamakları, Sting hayranlığı, sınav haftası öncesinde yurtlara yapılan bomba ihbarları, bornozlarla sokağa dökülmeler, mezuniyet telaşı, kep atma, iş bulma, flört-nişan-evlilik, seyahatler, tartışmalar, küsmeler-barışmalar, bebeğimiz olacak, kızımız olacak, doğum, kariyerimle ev hanımlığı arasındaki git gellerim, bakıcı krizleri, agular ve gugular, ev taşımalar, ilk adım, önce anne mi diyecek baba mı iddaları, ne güzel bir aile olduk nidaları...

Matematiksel olarak 34 yaşımın son iki gününü idrak ettiğim bu günlerde yapamadıklarımı yapmak var ya, sanki yıllar kaçıyor önümüzden...

Herşeyden önce sağlık dilemeli yeni seneden... Su gibi akıp gitmiş desem de dolu dolu geride bıraktığım 34 sene gibi, önümüzdeki yılların da dopdolu geçmesini dilemek gerek... İlk müsameresini izlerken mutluluktan ağlayabilme olasılığı var ya, hep mutluluktan ağlayacak güzel günleri dilemek gerek...

Hoşçakal 2009


4 yorum:

Nilsu'nun annesi 29 Aralık 2009 19:24  

Ama ben çok sevdim bu yazıyı... Kendi karelerim yansıdı gözlerime çocukluğumdan, ilk gençliğimden... Umarım yeni yıl güzelliklerle gelir:)

Sanem,  31 Aralık 2009 15:16  

Evet çok güzel bir çocukluk, gençlik yaşadık biz.. Umarım biz de çocuklar-ımız-a en az bizimki kadar güzel yıllar yaşatırız..
İyi seneler ablacım, Lalcim..
Akşam görüşürüz:)

Ayça 5 Ocak 2010 13:24  

Mutlu yıllar :=)

bqavxfcyosc 9 Şubat 2010 05:26  

, [url=http://rqmzxhzuubne.com/]rqmzxhzuubne[/url], [link=http://unaaqizmfvfr.com/]unaaqizmfvfr[/link], http://wqjjywpzpsoi.com/

Yorum Gönder