Patron-a Lâl İsyanı

15 Aralık 2009

Gittik padagoga.

Birkaç geceyi daha sebepsiz ağlama krizleri ile geçirince, acil bir randevu ayarlayarak Cumartesi sabahı ilk pedagog ziyaretimizi gerçekleştirdik. Sevgili Julide karşıladı bizi, aldı ofisine. Lâl, bir doktor kontrolünde olduğunu anlamadı tabii... Etrafta yüzlerce oyuncak.

Anlattım anlattım...

Anlatırken, anlatıklarımın ne kadar boş olduğunu anladım.

Ne olur sanki, bir kaç geceyi uyukusuz geçirsek? Ne olur sanki isteklerini ağlayarak söylese, anlamasak? O geceyi salonda uyuyarak geçirmek istese? Gecenin 3’ünde patates kafalarıyla oynamak istese ne olur ki?

Anlattıklarım o kadar boş geldi ki... Bu anlattıklarımla mı başedememiştik biz yani?

Bu yazdıklarım gündüz saatlerindeki öfke nöbeti algılarım. Bunları gece idrak etmesi daha zor oluyor kabul ediyorum ama bu kadar koştura koştura gitmemize sebep miydi? Yanlış yere geldin kızım Gökşen dedim kendime. Sen bunlarla başedemediysen çocuğunu niye kapıp getiriyorsun, yağmurlu ve trafiğin felç olduğu bir Cumartesi günü Teşvikiye sokaklarında ne arıyorsun dedim kendime... Bence Lâl’e değil, kendime bir psikolojik danışman ayarlamalıydım. Bunlarla başedebilmenin yollarını kendimde aramalıydım. Ne sandım ki çocuk yetiştirmeyi, saksıda çiçek yetiştirmiyorum ya! Julide’de farketmiş olmalı, hatta içinden gülmüş olmalı : )

Biz odadaki oyuncaklarla oynadık seans süresince, Julide bizi izledi, babamız arada oyuna katıldı. Seansın sonunda, Lâl ceplerine masadan doldurduğu minik şekerlerin verdiği sevinçle çıktı odadan. Daha fazla zaman ayırabileceğim anafikrini çıkararak aydıldık o soğuk binadan. [Daha fazla zaman derken?] dedim içimden. Evden işe, işten eve zaten hayatım. Akşam iş çıkışında birkaç arkadaş toplanalım, bir sinema yapalım, toca kişisiyle bir yemek yiyelim gibi sosyal aktivitelere en son ne zaman iştirak etmiştim hatırlamıyorum bile. Daha fazla zaman derken... Gece uyumayalım, uyukumuz bölünüyorsa sabırlı olalım, tuvalete girince bile kucağımda oturmak istiyorsa itiraz etmeyelim, duştayken duşakabinden beni izlemesine, benim su giderinden kaçabileceğimi düşünmesine şaşırmayalım, sabah yatakta üzerime çıkıp uyumak istemesini normal karşılayalım gibi anlamlar çıkarttım...

İçimden çaresizliğime gülerek ver elini Kapalıçarşı dedik bir de üzerine. Kanka halalar eşliğinde allar, morlar, boncuklar ve taşlarla kendimizden geçtik. Pazarlık etme yeteneğimize bolca kikirdedik... Lâl’i pusette dolaştırabileceğimizi düşünerek yanımızda sürüklediğimiz pusete palto, çanta ne varsa yükledik... Ta ki küçük hanım dönüş yolunda otoparka giderken yoruldu da aklına puseti geldi, son 50 metrede indi kucağımızdan : )

Bu dolu dolu ve gündüz uyukusu uyumadan geçirdiğimiz günün sonunda Lâl’in melekler gibi, deliksiz bir uyuku çekeceği hayali, gaflet ve delalet uyukusundaki bizleri sarsarak uyandırdı. Gecenin hatırlamadığım bir körüne kadar anlamadığım bir vızıltıyla ağladı ya da isyan çıkardı demek daha doğru olur. Patron-a Lâl isyanı dedim ben buna. Patron benim, sabrınızı ben ölçerim isyanı. Yetiş Julide demek istedim gecenin bir körü, sabah olsa da atsak kendimizi yine o soğuk binaya dedim.

11 yorum:

aysen cifci 16 Aralık 2009 12:18  

Günümüz annelerindeki bu vicdan muhasebesi beni-bizi bitiriyor.
Şunu bilmek lazım sanırım, onlar çocuk ve onların sınırlara ihtiyacı var. Biz ise sonsuz hoşgörü ile mükemmel anne olmanın peşindeyiz. Çocuklarımızın objektif olarak doğru-yanlış ayıramayacaklarının farkında değiliz, onlar o kadar akıllılar ki, biz onların yetişkin bireyler olduklarını sanıyoruz. Onlar daha çocuk, yol gösterilmeye, "hayır" denmeye, dizginlenmeye, her istediğini yapamayacağını bilmeye ve herşeyin kendi istediği gibi gerçekleşmeyeceğini öğrenmeye ihtiyaçları var.
Lütfen sizi herhangi bir şekilde eleştiriyorum, yargılıyorum zannetmeyin ne olur. Bunları maalesef hepimiz yapıyoruz. Ama annenin ruh sağlığı çok çok önemli, anne iyi olmalı ki, çocuğu da iyi olsun ruhsal açıdan.
Tek önemli şey, eksik etmememiz gereken tek şey sevgi bence. Bol sevgi, gerisi detay olacak.
Benim annem çok sinirli bir kadındı biz büyürken, arada tokatta yerdik. Oturduğumuz yerden izinsiz kalkamazdık, disiplinliydi, her işi de yaptırırdı, temizlik, bulaşık vs ama bizi deli gibi severdi, 41 yaşındayım, ablam 47 yaşında, abim 46 yaşında, hepimizin hatırında yediğimiz tokatlar, aldığız cezalar değil, annemin bize olan derin sevgisi kaldı.
Lal'de çok sevilen, üzerine titrenen bir kız, zamanla kişiliği oturacak, annesiyle paylaşacağı şeyler, dedikodular, alışverişler olacak, işte o zaman bu zor günleri unutulup gidecek.
Ama siz kendinizi hatalı görmeyin, insanız, sabrımız taşıyor, şalterimiz atıyor, hele ki çocuk yetiştirmek gibi çok zor bir işte böyle hata bile denmeyecek yanlışlar yapabiliyoruz. Bundan doğal ne olabilir ki?
Size kucak dolusu sevgiler, Lal'e öpücükler.
Kendinizi hiç üzmeyin olur mu?

Bernacan 16 Aralık 2009 13:34  

"[Daha fazla zaman derken?] dedim içimden. Evden işe, işten eve zaten hayatım. Akşam iş çıkışında birkaç arkadaş toplanalım, bir sinema yapalım, toca kişisiyle bir yemek yiyelim gibi sosyal aktivitelere en son ne zaman iştirak etmiştim hatırlamıyorum bile."
Bana sanki işin formülü daha fazla zamanda değil de daha az ve öz zamandaymış gibi geldi bu yazdıkların üzerine. Sen iş stresi üzerine, o gerginliği atabilecek hiçbir fırsat yaratmadan üzerine bir de Lâl stresi ekliyormuşsun gibi geldi. Lâl de bu stresi, bu kriz beklentisini hissettiğinden böyle davranıyormuş gibi geldi. Sen kendine zaman ayırmazsan, onca stres üzerine Lâl'in stresten başka birşey olabilme şansı yokmuş gibi geldi {Bu yazdıklarımdaki Lâl ismini Can ismiyle değiştirirsem, sanki bu önerinin bana da faydası olurmuş gibi de geldi :)}

Gökşen Camgöz,  16 Aralık 2009 14:58  

Ayşen, elbette eleştiri ya da yargılama olarak değerlendirmedim. Ben de sizleri takip ediyorum, hepimizin benzer şeyleri yaşadığını biliyorum ve yalnız olmadığımı bilmek, Lâl'in tek olmadığını bilmek rahatlatıyor beni : ) İdil'i çok öpüyorum. Sevgiler.

Berna, kelin merhemi olsa demek istedin sanırım : )

Güneş 17 Aralık 2009 15:42  

Bu zaman problemi bütün çalışan Annelerde var, bence çıkış saatleri daha erken OLMALII...
Her dönemlerinin tadını çıkarabilmek dileğimle...
Sevgiler.

Özge ERDOĞAN,  17 Aralık 2009 18:06  

biz de tam bunu konuştuk eşimle, bize acilen bir pedagog lazım dedik.Ama senin yazından sonra bi daha düşünmekte fayda var sanki...Bu arada neler anlattı sana Jülide Hanım? Lila gece 3te uyandı bu sabah, siz evden gidin dedi bize,yanlız kalıp uyumak istiyor.Hadi biz neyse de gün de on defa evden kovulan babaanne ne kadar sabreder bilmiyorum bu duruma?Sürekli sen git annem gelsin diyor kadına,hatta söylemekle kalmıyor, dış kapının anahtarını da eline tutuşturuyor:(Ben yanında olduğum zaman da sen işe git diyor bana...Sabretmeye çalışıyorum ama gün geçtikçe abartıyor sanki.İtiraz etsem sesini biraz daha yükseltiyor.Bir de giyinmeme tutkusu var tabi ki...Üstündeki herşeyi çıkarıp öyle dolaşmak istiyor ortalıkta...Giydirmek ise bazen imkansız....
Daha ne kadar sürecek bu süreç:(

yasemin,  22 Aralık 2009 11:42  

okurken kendi yaşadıklarım aklıma geldi.İşteyken onun kokusunu özlemek, yanında olmak istemek , onunla birlikteykende iki saat içinde sinir küpüne girip çıkmak.Hatta o sinirle yapabileceklerinden korkmak,tabiki hiç vurmadım ama onu incitmekten hep korktum.Bizler çalışan anneleriz.herşey üstümüzde bir yük bir de o kadar düşünceli bir yapı eklenince sabır geri planda kalabiliyor.
sevgilerimle
yasemin

cnvtigelvwf 4 Ocak 2010 14:48  

, [url=http://tvqlfkxjlgsp.com/]tvqlfkxjlgsp[/url], [link=http://xdqjtthkqxqr.com/]xdqjtthkqxqr[/link], http://izplpjkkztze.com/

znbpwgo 9 Şubat 2010 04:05  

, [url=http://lhivdgaxjvvr.com/]lhivdgaxjvvr[/url], [link=http://sucgazzagjwl.com/]sucgazzagjwl[/link], http://zltyfglshlxr.com/

pvmfoqo 15 Şubat 2010 10:02  

, [url=http://ddlcfzcrvkgg.com/]ddlcfzcrvkgg[/url], [link=http://qditckuihvlt.com/]qditckuihvlt[/link], http://okqpgavxbwuf.com/

rszczwlvgjx 22 Şubat 2010 10:25  

, [url=http://vegzrghfqyod.com/]vegzrghfqyod[/url], [link=http://lqakippkmvbg.com/]lqakippkmvbg[/link], http://nmqrozmalsjt.com/

Yorum Gönder