Vıııızzzz

19 Nisan 2010

Yeni yetme bir aşığın haftasonunda şehir dışından gelecek sevgilisi ile hafta sonunu planlaması gibi…. daha hafta başından hafta sonunu planlıyorum.

Cuma akşamı erken yatarız, sabah erken kalkarız. Hemen giyinip sahile ineriz, kahvaltı yaparız…
Sahildeki parka gider, [daha hızlı salla anne] çığlıkları ve anneliğimin frenlediği [en hızlı bu kadar oluyor lal’ciğim] telkinleri sonrasında muhtemelen günün en kaprisli saatlerini yaşarız.

Dönüşte meydandaki kuşlara yem veririz. Kanatlarının esintisini yüzümüzde hissedip kahkahalar atarız.
Öğlen yemeği saatinde eve gelip, birşeyler atıştırıp banyo yaparız.
Hafif bir müzik eşliğinde biraz dinlenip saç dipleri kuruyana kadar bekleriz.

Sonra doğru yatağa. “The cat in the hat comes back” orijinal isimli kitabımızı efsane bir tercüme ile türkçeye çevirip milyon defa uyuyana kadar okuruz. Uyuttuktan sonra biraz işlerimi hallederim, 23 nisan’da nereye nasıl gideceğimizi planlar, maillerime bakar, birkaç blog okuduktan sonra bir dergiyi alıp uzanırım.
Biraz miskinlik sonrası tam da gözüm kapanacakken [annnneee hemen yanıma gelmelisin] seslenişiyle uyanıp benim için de muhtemelen günün en hayıflı dakikalarını yaşarım.

Meyve-kek gibi atıştırmalıklarımızı yedikten sonra uzun zamandır beklettiğim döşemeciyle görüşmeye giderim, kumaş seçerim.
Yemek öncesi yavrukuş Saner’e gideriz, beraber yemek yeriz. Ne kadar büyüdüğüne şaşırıp, gözlerini biraz daha açık tutması için oyunlar yaparız.
Yemek sonrası için babamızla buluşup babanneye geçmiş olsuna gideriz.
Günün sonunda yorgunluktan arabada uyuyakalan küçük hanımı itinayla yerine yatırıp, gün içindeki bombalarını babasına anlatırım.
Güzel bir dvd seçip kendimi koltuğa bırakırım…

Peki bu planın neresindeyiz biz hâlâ?

Parkta daha hızlı sallamadım diye olay çıktığından yana mı kullanırsınız tahmininizi?
Kuş kanatlarından mı huzursuz olmuştur?
Veya gözüne sabun köpüğü mü kaçmıştır?

Cuma gecesi 03:30 civarında uyanıp, bir daha uyumak istememe kısmında takıldık biz.

Oyun oynamak istedi, süt içmek istedi, çişi geldi, sırtı kaşındı, pijamalarını çıkarıp yazlık eteğini giymek istedi. Eteğini giymesine müsade etmeyeceğimi düşünüp eteğiyle beraber yanında kilotlu çorap da getirdiği için kabul edilebilir bir davranış olduğu konusunda kendince cümleler kurdu, tekrar süt içmek istedi, camdan dışarı bakmak istedi, balkona çıkıp hava almak istedi, masal anlatmamı istedi, masalı beğenmedi kitap getirdi, sırtını kaşıttı, ayağını kaşıttı, kollarını kaşıttı, saçlarını kaşıttı….

Sabah saat 06:00 oldu, uyudu. 07:30’da tekrar uyandı.

Ve koca bir gün vızıldadı.



6 yorum:

Unknown 20 Nisan 2010 12:17  

Ben yoruldum Gökşen okurken :)

Sen Gelince 20 Nisan 2010 12:30  

Ne diyeceğimi bilemedim şimdi Gökşen:) Ahhh çocuklar:)

Güneş Akay 22 Nisan 2010 08:41  

:=) Çok güzel çıkmış alt fotoğrafta enerjiniz tükenmesin..

Veee Mutlu Yıllar :=)

Gökşen 22 Nisan 2010 09:05  

Bahar, ben yeni yeni kendime geliyorum. Ama olsun bu haftasonunu da planladım :-)

Özlem, herşeye rağmen diyorum :-)

Gökşen 22 Nisan 2010 09:06  

Güneş, ilk tebriğimizi senden aldım. Çok mutlu ettin beni, çok teşekkürler.

Güneş Akay 22 Nisan 2010 09:52  

Bak şimdi bende mutlu oldum :=)

Sağlıkla sevgiyle büyüsün..

Yorum Gönder