"Meslekler ve İnsanlar" yazı dizisine ithafen...

26 Ekim 2010

Efendim bu yazı Syrakusa kişisinin şu yazısına ithafen tarafımdan kaleme alınmıştır.

Hikayede adı geçen şahıs tamamen gerçek olup, kurum ve kuruluşlar hayal ürünümdür.

Bir sinemaseverin mesleğini kaleme alacağım bu yazı ancak bu şekilde başlayabilirdi. Efenim, Syra kişisi Bankacı üst kimliğinin altında risk izleme yönetmenidir. Dün akşam tam da gaza gelmiş misilleme harekâtına başlamak üzere laptopımın başına oturmuştum ki şöyle bir kendime baktım. Pijama, terlik, saçlar tepede japone… Olmaz dedim. Adamın mesleğine bak senin kılığına bak, böyle yazamazsın. Plaza kültürü ile özdeş bir kıyafet seçip, numaralı gözlüklerimi de taktım ki, önce kendim inanayım :-)

Syra’ya blogunda mesleğini sorup da risk izleme yönetmeni cevabı aldığımdan beri esas duruşta bekliyorum sevgili okur. Çalışmadığım sayılı banka kaldığını düşünürsek ister misin şimdi bu Syra bir yerden tanıdık çıksın dedim. Yazının sonunda ajansı basıp beni tek ayak üstünde bekletmesindi sakın. Allahtan pozisyon benim ferforjelerle örtüşmedi de bir ohh çektim. Lafı çevirme de konuya gir dediğinizi duyar gibiyim… ben de çok istiyorum ama pozisyon kazık, zaman kazanmaya çalışıyorum farkındaysanız.

Yahu bu “risk gözleme yönetmeni” ne yapar ki?

Eureka! Risk Gözleme diye bir film çekiliyor ve bizim Syra’da bu filmin yönetmeni tabii ki!! Vay vaaay sinemaya olan ilgi buradan geliyor demek. Evet iyi gidiyorsun Gökşen bak biraz düşününce çorap söküğü gibi gelmeye başladı : -) Yönetmenliğini yaptığı bu filmde Syra başrolde de kendisi oynamış. Bankacılık ve Finans sektörünün en sıkıntılı yıllarını yaşadığı geçmiş kriz yıllarında Syra bakmış ki kariyeri risk altında öncelikle yaşadığı apartmanda risk gözetmeni olarak bina yöneticiliğine el atmış. Yönetici diyip geçmeyin, binanın varlıklarını ve bu varlıkların sağlandığı kaynaklarını gösteren mali tabloları tutarmış o günlerde. Aktif, pasif varlıklar, paraya dönüşebilecek değerler, sen-seç’ten kazandığı amortileri (ay pardon amortismanları) bilanço tablosunda tutarmış.

Bu kadarla kalmaz apartman hizmetlisinin kullandığı temizlik ekipmanlarının, mesela viledanın ucundaki püsküllerin kosla oksi ekşiynla biraraya geldiği zaman püsküllerin yıpranma katsayısını hesabeder, gördüğü riskleri kat maliklerine rapor edermiş. Hatta bir defasında binanın dış cephe giydirmesi için anlaşılan taşeron firma ile o taşeron firmada çalışan işçilerin “bitliste beş minareee” türküsünün yanık yanık okuyup beter böceğin uyukusunun bölünmesi riskine karşılık anlaşmayı feshettiği de rivayet edilirmiş.

Günler günleri kovalamış… ve Syra’nın kariyerinde gösterdiği başarı öyküleri dilden dile dolaşmaya başlamış. Syra hatırı sayılır bir bankadan çabalarının karşılığında çok iyi bir teklif alarak bonservis bedeli bina yönetimine ödenmek koşuluyla transfer edilmiş. Syra şimdilerde günlerini çalıştığı bankanın bulunduğu plazada deri koltuğu odanın kapısına ters, plaza camından İstanbul’un puslu havasını izleyerek, bir elinde piposu diğer elinde risk analiz raporları, yatırımcılarının özkaymaklarını inceleyerek geçirmektedir.

Ancak kariyer hayatında parlak günler günler yaşayan Syra aynı istikrarı ev hayatında gösterememiş, sevgili eşinin TV kumandasını ele geçirmekteki entrikalarını ve Beter Böceğinin bilgisayarının usb girişine tıktığı bozuk paraların getirdiği riskleri gözlemleyememiş olmasına rağmen tarafımdan ve eminim ki meslekler ve insanlar yazı dizisine konu olan tüm blog arkadaşlarından forward tabanlı büyük bir övgüyü haketmektedir :- )

Beyzd on e turu sıtori

20 yorum:

Adsız,  26 Ekim 2010 16:35  

''...plaza camından İstanbul’un puslu havasını izleyerek, bir elinde piposu diğer elinde risk analiz raporları, yatırımcılarının özkaymaklarını inceleyerek geçirmektedir. ''

puhahahahaaa :)))))))) öldürdün beni :) kendimi Gordon Gekko gibi hissettim birden :)))
Değerli Gökşen, mesleğimi bir kenara senin deyiminle titrimin ne işe yaradığını ben de bir anlasam zaten olay bitecek :)) Vakit ayırdığın, yazı yazarken üşenmeyip takım elbise giyip gözlük taktığın ve mesleğimi komik hale getirdiğin ve güldürdüğün için teşekkürler :)

Gökşen 26 Ekim 2010 16:54  

Gordon Gekko is back :-)

Syrakusa, esas ben teşekkür ederim hoşgörün ve onca bloggerı bu konuda buluşturduğun için.

Sinem Ergun 26 Ekim 2010 17:00  

harika bir misilleme yazısı olmuş, Müge ile senin yazından sonra ben böyle güzel bir yazamayacağımı anlayıp pes ediyorum:)

Adsız,  26 Ekim 2010 17:07  

Şimdilik 3 misillme geldi bakalım sonrası ne olacak :)
Gökşen son yazımı da yazınca altına uzunca bir bitiş jeneriği ekliycem benim asıl teşekkrürüm ozaman olacak :)

Gökşen 26 Ekim 2010 17:15  

@Sinem, yapmaaa! Ben de pes edecekmişim gibi geldi yazanları okudukça ama iş başına oturmakta. Senin kararın tabii benimkisi şaka :-) Sevgiler.

Gökşen 26 Ekim 2010 17:17  

@Syra, bitiş jeneriği mi? yakışır :-)

Adsız,  26 Ekim 2010 17:17  

Sinem :))) hadi hadi :)

Müge 26 Ekim 2010 17:24  

Diğer misilleme kimden geldi? Ben kaçırmışım onu..

Gökşen 26 Ekim 2010 17:26  

Müge, ben de kaçırdım sanırım?

Müge 26 Ekim 2010 17:28  

Neyse bizim içimiz rahat Gökşen.. kanımız yerde kalmadı :pp
Senin de eline sağlık :)

Sinem Ergun 26 Ekim 2010 17:33  

Bakıyorum Syra'nın çok hoşuna gitti bu misillemeler:)))
tamam o zaman silahlarımı kuşanıyorum bende:)

Gökşen 26 Ekim 2010 17:42  

@Müge, teşekkürler.

@ Sinem, heyecanla bekliyorum(z) :-)

Berna 26 Ekim 2010 18:49  

Merhaba!

Bu serinin misillime ilerlemesi süper oldu! Her yazı ayrı keyifli, ne cevherler varmış yahu :)))
Syrakusa sayesinde acayip eğlenceli yazılar okuyorum :)

Gökşen eline sağlık!

Gökşen 26 Ekim 2010 19:19  

@Berna, teşekkürler :-)

Sinem Ergun 27 Ekim 2010 08:21  

Zincire yeni bir halka ekledim, burdan buyrun....

anne kaleminden 27 Ekim 2010 11:07  

gökşen harikaydı bence de :)))) budur diyorum ben :)

Adsız,  27 Ekim 2010 23:22  

örgütün elebaşısı gökşen:))

Sinem Ergun 28 Ekim 2010 12:08  

bu potansiyelimizi yeni bir dergi oluşumunda mı kullansak acaba, bizim Ajanda'dan farklı olarak kişisel ve mizahi yazılarla dolu bir dergi çıkartmaya nedersiniz,eğlencesine tabii Ajanda'nın Kasım dizgisini bitirdim boş kaldım da:)) var mısınız...

Gökşen 28 Ekim 2010 23:14  

Sinem, tek hayalim bu desem. Ben ilk günden beri yazıyorum bir dergi çıkaralım diye :-) Syrakusa şahit :-) Sen işlerini çabuk çabuk bitir, yaratıcı düşünmeye vakit kalsın :-)

Sinem Ergun 2 Kasım 2010 10:49  

Gökşen, sen organizasyonu yapmaya başla, ekip ortaya çıkarsa beraber yepyenibir dergi çıkaralım, çok eğlenceli oluyor gerçekten, ben dizgisini yapmaya varım, konsept olarak da kişisel yazılarla dolu bir dergi olabilir mesela, herkesin kendi köşesinde dilediğince yazdığı ortak görüş olarak da hayatı temsil ettiği bir dergi. Senden haber bekliyorum...

Yorum Gönder